Şiraz’ın diğer sakini ise Sadi. Aramgah-ı Sadi Şiraz’ın biraz dışarısında bir tepenin eteğinde geniş bahçeli bir mekân. Sadi’nin türbesi çevresi ile beraber gayet güzel düzenlenmiş. İranlılar mezarlara önem veriyorlar ve mezarların ziyaretçileri de bol oluyor.
“Aslında yolcu yolunda gerek – Şiraz bizi bekliyor…” demiştik lakin Şiraz hiç de bizi beklemiyormuş. Sabaha karşı saat dörtte varıyoruz Şiraz’a . Dayanamamış sızmış şehir. Otellerin hepsi kapılarını kilitlemişler…
Muhammed bizi bir camiye götürüyor. Daha sonra öğreniyoruz ki burası Şah Çerağ türbesi – Şiraz’ın en ünlü ziyaretgahı. Şah Çerağ ise Şiîlerin sekizinci imamı Hazret-i Ali bin Musa Er-Rıza’nın kardeşine verdiği bir lakap.
Sabaha karşı revakların altından en yumuşak taşları seçip uzanıyoruz… Kendi içinde güzel bir uyku çekiyoruz. Yol bizi bir hayli yormuş…
RİNDLERİN ÖLÜMÜ
Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış,
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
Gece bülbül, ağaran vakte kadar ağlarmış,
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde,
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve siyah serviler altında yatan kabrinde,
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
Y.K. BEYATLI
Güzel bir bahçenin içinde ilerliyoruz. İki yanımızda iki havuz var – ortada ise çiçekler. Önümüzdeki merdivenleri tırmandığımızda ikinci bahçeye ulaşacağız. Aremgah-ı Hafız yani Hafız’ın istirahatgahı bu ikinci bahçede.
Hazret bahçenin ortasında yatıyor. Sekiz sütun üzerine oturtulmuş bir kubbe gölgeliyor tahtını.
Ziyaretçisi hiç eksik olmuyor Hafız’ın – İranlılar Hafız’ı çok seviyorlar. Hatta meşhur bir de sözleri var; her evde şu ikisi mutlaka bulunmalıdır; Kur’an-ı Kerim ve Hafız Divanı.
Ziyaret sonrası da hafız gazellerinden kaderinize düşen bir tanesini alabilirsiniz birkaç tümene…
Hey saki, döndür kadehi, mahfildekilere ikramda bulun
Ki aşk önce kolay göründü, sonra çıktı pürüzler..
.
Huzurda kalmak istiyorsan eğer, O’ndan gaip olma Hafız
Sevdiğine ulaşınca da artık dünyayı bırak, âlemi terk et..
Hafız
Şiraz’ın diğer sakini ise Sadi. Aramgah-ı Sadi Şiraz’ın biraz dışarısında bir tepenin eteğinde geniş bahçeli bir mekân. Sadi’nin türbesi çevresi ile beraber gayet güzel düzenlenmiş. İranlılar mezarlara önem veriyorlar ve mezarların ziyaretçileri de bol oluyor.
Bahçede ayrıca bir de pınar bulunuyor. Zamanında Şiraz’a doğru akan bir küçük derenin başlangıcıymış. Şimdi koruma altına alınmış. Pınar başı minyatür bir amfi tiyatro gibi düzenlemiş. Merdivenlerden inip pınara ulaşıyorsunuz.
Türbe 1950lerde yapılmış. Oldukça yeni yani. Mermer kabir taşını sanırım şiirlerinden beyitlerle süslemişler.
Rebii bir bulut şeklinde ağlarken mezarında,
Nihayet öyle yaş döksem ki artik sen de fışkırsan…
Sadi
Türbenin hemen yanında bir yeraltı çayhanesi var. Ortasındaki havuzuyla ilginç bir mekân. Sanırım yazın kavurucu sıcağından korunmak için yeraltına gömülmüş. Burada biraz soluklandıktan sonra şehir merkezine döneceğiz.
Merkeze dönünce önce gece için bir yer ayarlıyoruz – dün geceden kötü bir tecrübemiz var çünkü. Lonely Planet’ın tavsiye ettiği bir otele yerleşiyoruz.
Akşam Şiraz’ın merkezindeki Kerim Han Kalesi etrafında turluyoruz. Akşam yemeği niyetine bir şeyler atıştırıyoruz. Yediklerimizi bastırsın diye gazlı içecek içiyoruz bol. Akşamüzeri trafik artmaya başlıyor. Etraf iyice kalabalıklaşınca da odamıza çekiliyoruz. Yarın Persepolis’i gezeceğiz…
Leave a Reply