Şimdi ben bu yazıyı yazarken < Monica Zetterlund – Once upon a summertime > dinleyebiliyorsam; kan ve vahşeti içselleştirmişim demektir.
1.
Yazılı ve görsel basının dünyadan hep kan ve vahşet görüntüleri yayınlaması belki de o kadar kötü değil. Sonuçta bunlara alışmamız lazım. Yakın gelecekte yurdumuzda benzer manzaralarla karşılaşma olasılığımız çok da düşük değil.
2.
Demek istediğim ağlayan çocuk sizin kızınız olabilir. O zaman bir fare gibi titremek yerine bunun başınıza geleceğini bildiğinizden vakarla durursunuz namluların önünde.
3.
Sonra bu kan ve vahşet görüntülerine ne kadar alışırsak gerçekleri ile karşılaştığımızda o kadar soğukkanlı olabiliriz. İçselleştirmek lazım bu vahşeti.
4.
Aynı manzaraları yakinen görünce şoka girmeyeceğiz. Bunlar bildiğimiz manzaralar olacak. Boğazı kesilen adamın nasıl öldüğünü gördük! Çocukların nasıl kelepçelendiğini gördük! İnsanların nasıl küçük düşürüldüğünü gördük! Çaresizliği gördük!!!
5.
Demem o ki; maktulü ile fotoğraf çektiren katilden soğukkanlı olmayı öğrenmek gerek. Savaşırken tabii ki acımasız olacağız. Fakat soğukkanlılığımızı da asla kaybetmeyeceğiz.
6.
Şimdi ben bu yazıyı yazarken < Monica Zetterlund – Once upon a summertime > dinleyebiliyorsam; kan ve vahşeti içselleştirmişim demektir.
Leave a Reply